Çok eski zamanlarda ülkenin birinde bir kadınla iki kızı yaşarlardı. Kızlardan biri öz, diğeri üveydi. Öz kızı çirkin, kötü kalpli ve beceriksizdi. Üvey kızı ise çok güzel, iyi kalpli ve çok becerikliydi.
Kadın büyücüydü. Üvey kızını hiç sevmezdi. Ondan nefret ederdi.
Vaktiyle bir asker varmış. Uzun yıllar krala canla başla hizmet etmiş. Savaş sona erip de asker, aldığı birçok yara yüzünden daha fazla hizmet edemeyecek duruma gelince, kral kendisine demiş ki:
-Köyüne gidebilirsin, bundan sonra sana gereksinmem yok. Artık eline para geçmeyecek, çünkü bana karşılığında hizmet eden ücret alır.
Dünya Çocuk Klasikleri: Bir varmış bir yokmuş. Ülkenin birinde küçük ve şirin bir köy varmış. Bu köyde herkes mutluymuş. Hiç kimsenin bir şikâyeti yokmuş. Bu yüzden köyün ileri gelenleri ve köy halkı tembellik edip, tasasızca yaşayıp gidiyorlarmış.
Gel zaman git zaman köy farelerin istilasına uğramış ve her taraf binlerce fare ile dolmuş bu sebeple köylüler bu durum karşısında çaresiz kalmışlar. Bir araya toplanıp, köyün başkanının yanına gitmişler. Ondan bu soruna bir çare bulmasını istemişler. Fakat köyün başkanı da yıllardır dertsiz tasasız yaşadığından bu sorun karşısında ne yapacağını bilememiş. Köyün ileri gelenlerini bir araya toplayıp akıl danışmış ama kimse farelerden kurtulmak için ne yapılması gerektiğini söyleyememiş.
Anne ördek, güzel bir günün başlangıcında çok mutluydu. Çünkü o gün kuluçkada beklediği yumurtalardan yavruları çıkacaktı. Masal
Biri dışında bütün yumurtalar çatlamış ve yavrular çıkmıştı. Anne ördek, çatlamayan yumurtanın başında uzun süre bekledi. Sonunda son yumurta da çatlamış ve içindeki yavru çıkmıştı.