Masal Oku “ÇİÇEK KIZ” Masalı 

Masal Oku “ÇİÇEK KIZ” Masalı 

Çok eski zamanlarda ülkenin birinde bir kadınla iki kızı yaşarlardı. Kızlardan biri öz, diğeri üveydi. Öz kızı çirkin, kötü kalpli ve beceriksizdi. Üvey kızı ise çok güzel, iyi kalpli ve çok becerikliydi.

Kadın büyücüydü. Üvey kızını hiç sevmezdi. Ondan nefret ederdi.

Büyücü kadın:

— Sabırlı ol kızım! Şapkaya sahip olacaksın. Hem de çok kısa bir zaman sonra, dedi. Bu gece onu öldüreceğim.

Üvey kız konuşulanları duydu. O gece yatağına yatmadı. Elbiselerini ve şapkasını çıkarıp yatağın üzerine koydu. Kendisi dolaba saklandı.

Büyücünün kızı son kez kız kardeşini görmek için odaya girdi. Elbiseleri ve şapkayı görünce dayanamadı ve onları giydi. Aynanın önünde kendine baktı.

Elbise ve şapka çok yakışmıştı. Mutluluktan kendini yatağın üzerine bıraktı. Uyuya kaldı.

Gece yarısı büyücü elinde balta ile üvey kızın odasına geldi. İçerisi çok karanlıktı. Lâmba veya şamdanı yakmadı.

Işıkta kızın uyanacağını düşündü. Eliyle yatağı yokladı. Kız yataktaydı. Baltayı kaldırdı, var kuvvetiyle kıza vurdu. Öz kızını öldürdü.

Büyücü keyifle odadan çıktı. Üvey kız olanları gördü ve çok korktu. Zira aynı şey kendi başına gelecekti.
Dolaptan çıktı. Yavaşça odanın kapısını araladı. Etraf zifiri karanlıktı.

Koşarak, sevgilisi Peter’in evine gitti ve sevgilisine dedi ki:

— Sevgili Peter, Hemen hazırlan buralardan gidelim. Üvey annem beni öldürecekti. Yanlışlıkla öz kızını öldürdü.

Sabah gerçeği görüp peşimize düşecektir.

Peter, sevgilisine dedi ki:

— Önce büyücünün sihirli değneğini al, yoksa ondan kurtulamayız.

Kız, tekrar eve geldi. Sihirli değneği asılı yerinden aldı. Peter’le birlikte kaçtılar.

Büyücü kadın uyandı. Üvey kızın odasına çıktı. Şapkayı alıp kızına verecekti.

Şapka kızın başındaydı. Aceleyle çıkarırken birden donup kaldı. Yatakta kendi kızının cansız bedeni duruyordu.
Büyücü, kızgınlıkla pencereden baktı.

Gözleri çok keskindi. Üvey kızı ile sevgilisini kaçarlarken gördü.

Peşlerinden bağırdı:

— Nereye giderseniz gidini Peşinizden gelip sizi bulacağım.

Büyücü çarıklarını giydi ve onların peşine düştü. Onun yaklaştığını gören kız, sihirli değneği ile sevgilisini küçük bir ırmağa, kendisini de balığa çevirdi.

Büyücü, ırmak kıyısında durup, balığı yakalamaya uğraştı. Olta yapıp suya attı. Balığı yakalayamadı. Çabaları boşa gitti. Çok yoruldu. Evinin yolunu tuttu. Kadın gidince iki sevgili eski hallerine döndüler. Akşam olmuştu. Vakit kaybetmek istemediler. Sabaha kadar yol yürüdüler.

Sabah olunca büyücünün tekrar geleceğini tahmin ettiler. Bu yüzden kız kendini dikenli çalılar arasında bir güle, Peter’i de kemancıya çevirdi. Az sonra büyücü kadın geldi. Çalıların arasındaki gülü gördü. Bunun üvey kızı olduğunu anlamıştı. Kemancıya dedi ki:

— Kemancı! Şu güzel gülü koparmama izin verir misin?

Peter:

— Elbette! Koparın, dedi. Ben de size keman çalarım.

Cadı bir an evvel gülü koparmayı düşünüyordu. Acele çalılığa daldı. Peter keman çalmaya başladı.

Keman büyülü idi. Bu yüzden büyücü kadın da müziğin etkisiyle dans etmeye başladı. Keman hızlandıkça hızlandı.

Büyücü hızını alamıyor, dönüyor, dönüyordu.

Çalıların dikenleri büyücünün elbiselerini parçaladı. Her tarafını kan içinde bıraktı. Yorgunluğa dayanamadı ve
kalbi durdu.

İki sevgili büyücü kadından kurtuldular.

Peter, sevgilisine:

— Sen burada bekle. Babama gidip düğün hazırlıklarını başlatayım, dedi. Kız:

— Tamam! Sen gelinceye kadar, çalıların arasında gül olarak bekleyeceğim, dedi.

Böylece Peter gitti. Kız kendini gül şekline sokup beklemeye başladı.

Peter eve vardığında babası onun için düğün hazırlığı yapıyordu. Gelin adayı başka bir kızdı. Peter evlenmek
istemiyordu.

Zavallı kız günlerce bekledi. Peter geri dönmedi. Kız çok üzüldü.

Bir gün çoban koyunlarını otlatmak için kızın bulunduğu yere geldi. O sırada çalıların ardındaki gülü gördü. Ondan çok hoşlandı. Koparmak için çok uğraştı. Kız çobana acıdı. Boynunu iyice uzattı. Çoban gülü rahatlıkla kopardı. Evine götürüp bir vazoya koydu.

Gülün gelmesiyle çobanın kulübesinde çok büyük değişiklikler oldu.

Çoban sabah uyandığında evini tertemiz gördü. Ev işleri yapılmış, ev havalandırılmış, masa ve sandalyelerin
tozları alınmıştı. Ateş yakıldı. Sabah çorbası pişirildi. Bundan bir şey anlamadı.

Çoban akşam eve döndüğü vakit sofrasının hazır olduğunu gördü. İyice şaşırdı. Bütün bunlar nasıl oluyordu?
Kulübenin her yanını aradı. Kimseler yoktu. Kendisine böyle güzel hizmet edilmesi hoşuna gitmişti. Ama bunları yapan kimdi acaba? Üstelik korkmaya da başladı.

Köydeki bilge kişiye gitti. Durumu anlattı.

Bilge kişi ona:

— Bu işte büyü var. Akşam yatmadan önce, odadaki her şeyin üzerini beyaz bir örtü ile kapat. Sabah güneş doğmadan kalk, örtüleri kaldır. Büyü bozulacaktır.

Çoban, bilgenin dediklerini yaptı.

Erkenden kalkıp örtüleri yavaş yavaş kaldırdı. Gülün üzerindeki örtüyü kaldırınca, dünya güzeli bir kız gördü. Kız, çobana başından geçen her şeyi anlattı. Çoban kızla evlenmek istediğini söyledi. Kız:

— Ben Peter’i seviyorum. Onun da beni sevdiğinden eminim. Onu ömrümün sonuna kadar bekleyeceğim, dedi.

Peter’in tüm itirazlarına rağmen düğün zamanı geldi. Çevre köylere haber gönderildi. Herkes düğüne davet edildi.

Çoban, kızın düğüne gidip gitmeyeceğini sordu. Kız, kimin düğünü olduğunu bilmiyordu. Gitmeyi kabul etti.
Düğünde genç kızların şarkı söylemesi adetti. . . Bütün kızlar, şarkı söyleyip gelinle damadı tebrik ettiler.

Sıra buna geldi. Şarkı söylemeye başlayınca Peter sevgilisinin sesini tanıdı.

Ayağa fırlayıp:

— İşte benim gerçek sevgilim budur, diye bağırdı. Başkasıyla evlenmem, dedi.

İki sevgili kavuştular. Mutlu bir yaşam sürdürdüler.

hikaye masal, öykü, hikaye oku, çocuk masalları, çocuk hikayeleri, çocuk öyküleri, çocuklar için masallar, peri masalları, çocuklar için hikayeler, 

Bir Cevap Yazın