ÇANAKKALE SAVAŞI HİKAYELERİ

ÇANAKKALE SAVAŞI HİKAYELERİ

HAYAL ÖTESİ BİR FERAGAT

Mühim olan, yaşayan, duygulu ve seviye kazanmış bir kalbe sahip olabilmektir ki, bütün insanlık istifâde etsin ve hidâyet bulsun!

İşte Çanakkale’de çarpışan mü’min ordumuz, sadece kahramanlık ve cesaret destanı değil, aynı zamanda sahip oldukları mânevî kemâl bereketiyle bir fazîlet destanı yazmıştır.

Bugün Anadolu’da ocağı tüten her evin kudsî hâtırasında bir Çanakkale şehîdinin olduğu muhakkaktır. Her âile bir Çanakkale yetimidir. Bu hâl, nesilden nesile intikâl eden bir şeref madalyasıdır. Çanakkale, tarihe müşahhas şehîdlik mefhûmunu bir daha nakşetmiştir. Bu şehîdlerin kabirleri sîne-i millettedir. Merhum Mehmed Âkif bunu ne güzel ifâde eder:

Ey şehîd oğlu şehîd! İsteme benden makber;

Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber!..

HAYAL ÖTESİ BİR FERAGAT

Çanakkale harbindeki îman ordusunun erleri, Hazret-i Peygamber -sallâllâhu aleyhi ve sellem-’in mânevî terbiyesinde yetişmiş bulunan ashâb-ı kirâmın ahlâkını kendilerine numûne almış ve onların mâneviyatına gönül vermiş kimselerdi. Bunlardan biri olan er Hüseyin, çok ağır yaralanmış, tedâvi görmekteydi. Ancak durumu her an daha da kötüye gidiyordu. O da bunun farkındaydı. Bunun için arkadaşlarının kendisine verdikleri ekmeği eline almış, tam ısırmak üzereydi ki, âniden durakladı. Ve ashâbın gösterdiği ferâgat numûnelerinden birinin âdeta yeniden tekerrürü sadedinde mü’min kardeşini kendi nefsine tercîhen büyük bir îman vecdiyle:

“–Can dostlarım! Bu ekmeği benim yemem doğru değildir. Çünkü benim ölümüm iyice yaklaşmış bulunmaktadır. Alın bunu yaşayacak olan yiğitlere verin!..” dedi ve elindeki ekmeği silâh arkadaşı Mustafa’ya uzattı.

Ne kadar ısrar ettilerse de, kabûl ettiremediler. Nihâyet bir müddet sonra bu îman ve ferâgat âbidesi müstesnâ şahsiyet, kendisine nasîb olan mânevî gıdâların haz ve neşvesi içinde şehîden vuslat-ı Mevlâ ile şereflendi.

İşte Çanakkale harbinde, ancak peygamberlere ve yüksek velîlere âit bir keyfiyet olan infâkın en üst noktasındaki îsâr hâli yaşanıyordu. Bunun için de ilâhî rahmet, âdeta bir bahar yağmuru hâlindeydi.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları

çanakkale, çanakkale savaşı, 18 mart, 18 mart çanakkale savaşı, çanakkale harbi, çanakkale şehitleri, çanakkale şehit mektupları, şehit mektupları, çanakkale savaşları, 

Bir Cevap Yazın