RUH SAĞLIĞI AÇISINDAN AİLE

RUH SAĞLIĞI AÇISINDAN AİLE

Tanım: Aile temel evrensel bir toplumsal birimdir. En küçük toplumsal kuruluş olarak da belirtilebilir. Her birey ilk toplumsal ilişkileri aile içinde öğrenir. Aile toplumun bir kenettaşı olarak geleneksel kurallar ve yasalar ortaya koyar, ödevleri ve işlevleri de bunlarla saptanır. Aileler ekinin (kültürün) durallığını sağlamak üzere kuşaktan kuşağa bağlanırlar. Aile, üyelerine biyolojik ve ekinsel bir kalıt sağlar.

Genel olarak ailenin ödevlerini üç ana konuda toplama olanağı vardır, bunlar;

1. Eşlerin duygusal ve cinsel gereksinmelerine yanıt verir. Aile örgütü evlilik işbirliğinin kurulması ile işlerlik kazanır. Eşlerin etkileşim örüntüleri de öncelikle karşılıklı gereksinme ve doyum ile oluşur.

2. Üyelerini ortak inançlar, amaçlar ve kurullarla birbirlerine bağlar.

3. Çocukların fiziksel olarak korunması, bakılması, büyütülmesi ve eğitilmesine olanak hazırlar. Çocukların yaşlarına uygun gereksinmeleri, ailenin yapı ve gelişen dinamiğine göre işbirliği içinde ailede karşılanır.

Daha da genişletirsek bu ödevleri ve işlevleri şöyle belirtebiliriz;

a) Evliliğe ilişkin ödevler ve işlevler. Her toplum için geçerli olan cinsel etkinlik.

b) Çocuklarının temel gereksinmelerinin karşılanmasına ilişkin işlevler.

c) İlişki kurma ve sürdürme işlevi. Bu ilişkiler öncelikle bakım sırasında anne-bebek arasında kurulur, daha sonra ilişkilerin başkalarına ve topluma taşmasına yardım edilir. Bu işlev, ekinin işbirliğine dayanan ve toplumsal beceriyi arttıran örneklerini öğrenebilme açısından çok önemlidir.

d) Üyelerini işbirliğine yöneltici işlevler; çocukta «biz» ve «bizim» kavramlarının doğmasına yol açarak, benlik gelişmesinde yardımcıdır.

e) Çocuklarının aile ile coşkusal bağlarını koparmadan, bağımsızlığa hazırlama işlevi.

f) Çocuklarına huzur sağlama, yaratıcı çalışmalarla becerilerinin- gelişmesine olanak hazırlama, özgürce oynayacağı deneyimlerini arttıracağı bir ortamı sağlama, güç durumlarında destek olma, yol gösterme, gerektiğinde denetleyerek ceza vererek kuralları öğrenmesini sağlama, anababa çocuklarına örnek olarak kişiliklerinin gelişmesine ve cinsel kimlik kazanmalarına yardımcı olma. çocuk eğitimi

Bu işlevler dikkate alındığında ailenin; bireyin uyum yetisi ile canlı kalabilmesi ve bütünlenmiş olarak gelişebilmesine olanak sağlayan temel toplumsal kuruluş olduğu ortaya çıkar.

Aile tüm toplumlar için geçerlidir. Toplumsal yapıdan etkilenir, buna bağlı olarak da değişik ekinlerde ve aynı ekinin farklı gelişme düzeylerinde aile yapıları ayrıcalık gösterebilir.

Ailenin gereksizliği konusunda uzun yıllar öncesinden beri değişik görüşler ileri sürülmüşse (PLATON, WEBER, LİNTON.. 2) hatta İsrail’deki KiBBUTZ’lar, SSCB’deki KOLHOZ’lar ve ÇiN’deki KOMÜN’ler gibi girişimlerde bulunulmuşsa da, aileyi ortadan kaldırmak olanaksız olmuş, ancak yapısının değişmesine yol açmıştır (çekirdek aile).

Toplumlardaki hızlı değişim ve endüstrileşmeye koşut olarak bu yapı değişmesi ailelerin oluşması dikkati çekicidir. Ailelerdeki bu değişme, üyelerinin ilişkilerini ve çocuklarını yetiştirme biçimlerini de etkilemektedir. Ailenin en büyüklerinin baskısı altında yaşayan geniş ailelerde bağımlılık ve boyun eğme gibi kişilik özellikleri dikkati çekicidir. Ancak bu tür ailelerdeki bağlılıklar üyelerine daha çok güven vermektedir. Çekirdek aile daha özgür bir kuruluştur, ancak bu özgürlük bazan sorunlar da yaratabilmektedir. Çekirdek ailede kadının etkinliği artmıştır, çocuk sayısı kısıtlanmış, çocuklara verilen önem artmıştır. Buna karşılık aile yakınlarıyla ilişkiler sınırlanmış, akrabalar arasındaki dayanışma azalmış boşanmalar çoğalmış ve üveyanne – baba ile büyüyen çocukların sayısı artmıştır. çocuk gelişimi

Yapılan araştırmalar (2,6) Türkiye’de en azından dört tip ailenin var olduğunu göstermektedir;

  1. Çekirdek Aile
  2. Geleneksel Geniş Aile
  3. Parçalanmış Aile
  4. Eksik Aileler

Prof. Dr. Oya Tuncer

aile, çocuk gelişimi, çocuk eğitimi, anne çocuk, çekirdek aile,

Bir Cevap Yazın