ÇANAKKALE SAVAŞI HİKAYELERİ

ÇANAKKALE SAVAŞI HİKAYELERİ

“BİZ MANEVİ GÜCE MAĞLUP OLDUK”

Mühim olan, yaşayan, duygulu ve seviye kazanmış bir kalbe sahip olabilmektir ki, bütün insanlık istifâde etsin ve hidâyet bulsun!

İşte Çanakkale’de çarpışan mü’min ordumuz, sadece kahramanlık ve cesaret destanı değil, aynı zamanda sahip oldukları mânevî kemâl bereketiyle bir fazîlet destanı yazmıştır.

Bugün Anadolu’da ocağı tüten her evin kudsî hâtırasında bir Çanakkale şehîdinin olduğu muhakkaktır. Her âile bir Çanakkale yetimidir. Bu hâl, nesilden nesile intikâl eden bir şeref madalyasıdır. Çanakkale, tarihe müşahhas şehîdlik mefhûmunu bir daha nakşetmiştir. Bu şehîdlerin kabirleri sîne-i millettedir. Merhum Mehmed Âkif bunu ne güzel ifâde eder:

Ey şehîd oğlu şehîd! İsteme benden makber;

Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber!..

“BİZ MANEVİ GÜCE MAĞLUP OLDUK”

Dâimâ mâneviyat, maddeden üstün gelince, onu tesiri altına alır. Nitekim Çanakkale Harbi’ndeki İngiliz kumandanı tarihçi Hamilton da, bu hakîkati şöyle îtiraf etmiştir:

“Bizi Türkler’in maddî gücü değil, mânevî gücü mağlûb etmiştir. Çünkü onların atacak barutu bile kalmamıştı. Fakat biz, gökten inen güçleri müşâhede ettik!..”

Yine Hamilton’un bir kâbus diyerek anlattığı şu rüyâsı da ibretlidir:

“…Korkunç bir rüyâ gördüm. Bu, rüyâdan ziyâde bir kâbus idi. Helles kıyılarında boğulmak üzere idim. Boğazımı demir kıskaç gibi sıkan bir el beni suyun dibine doğru çekiyordu. Uyandığım zaman ter içerisinde idim ve titriyordum. İçimde, çadırımda yabancı biri varmış gibi bir his vardı…

Şimdiye kadar böyle korkunç bir rüyâ görmemiştim. Çanakkale’nin meş’um (uğursuz) olduğu fikri aklımda yer etmeye başladı. Bu histen saatlerce kurtulamadım. Sanki biz daha buralara gelmeden âkıbetimiz kararlaştırılmıştı ve şimdi de üzerimizde icrâ ediliyordu…”

O sırada İngiliz Harbiye Nâzırı olan ve müttefiklerin, husûsiyle tereddüt içindeki İngiliz hükûmetinin Çanakkale’ye saldırma kararı almasını:

“–Merak etmeyin! Ben üzerimdeki şu bahriye kıyafetiyle Türkler’in pâyitahtına oturacağım!” şeklindeki sözlerle teminat üstüne teminat vererek sağlamış bulunan Churcill, muhârebe sonrası niçin mağlûb olduğu sebebiyle muhâkeme edilirken itâb edici ağır suâller karşısında iyice darlandığı bir sırada mahkeme hey’etine şöyle haykırmıştır:

“–Anlamıyor musunuz, biz Çanakkale’de Türkler’le değil, Allah ile harbettik!.. Tabiî ki yenildik…”

Düşman kumandanlarına bu itirafları yaptıran Çanakkale harbinde yaşanan ulvî hâdiseler, Cenâb-ı Hakk’ın nusret ve inâyetini açıkça sergilemektedir.

Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Abide Şahsiyetleri ve Müesseseleriyle Osmanlı, Erkam Yayınları

çanakkale, çanakkale savaşı, 18 mart, 18 mart çanakkale savaşı, çanakkale harbi, çanakkale şehitleri, çanakkale şehit mektupları, şehit mektupları, çanakkale savaşları, 

Bir Cevap Yazın