Cin Şeytanlarının Şerrinden Korunma Yolları 

Cin Şeytanlarının Şerrinden Korunma Yolları 

2. Bölüm: İbadetlerde

1- Ezana özen göstermek: Buna Muslim’in namaz bahsinde kaydettiği Cabir Radıyallahu anh’ın şöyle dediğine dair hadis tanıklık etmektedir: Peygamber Sallallahu aleyhi vesellemi şöyle buyururken dinledim:Şüphesiz şeytan namaza çağırmak için okunan ezanı işitecek olursa, er-Ravhâ denilen yere kadar kaçar.” Süleyman (el-A’meş) dedi ki: Ben ona (hadisi Cabir’den rivayet eden Ebu Süfyan’a) er-Ravhâ’yı sordum da şöyle dedi: Orası Medine’den otuzaltı mil uzaklıktadır. Cin Şeytanları

Yine Muslim aynı bahiste Ebu Hureyre Radıyallahu anh’dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Şeytan namaz için okunan ezanı işitti mi ezan sesini duymasın diye yüksek sesle yellenir. Ezan kesildi mi geri döner ve vesvese vermeye başlar. Kameti işitti mi yine sesini duymayacağı yere kadar gider. Kamet sustu mu geri döner, vesvese verir.”

Zerkanî şerhinde şöyle demektedir: “Şeytandan kasıt zahirinden anlaşıldığı üzere İblistir… Cins olarak şeytanın kastedilmiş olma ihtimali de vardır. Bu da cinlerden yahut insanlardan haddi aşan herbir azgın hakkında kullanılan bir isimdir. Fakat burada özel olarak cin şeytanı kastedilmektedir. “Yüksek sesle yellenerek” buyruğu zamir ile irtibat bulunduğundan dolayı vav’sız olarak hal konumunda bir isim cümlesidir. Buhârî’nin kaydettiği rivayet te vav’lıdır. Iyad dedi ki: İfadenin zahirine hamledilmesi mümkündür. Çünkü şeytan gıdalanan bir cisimdir. Ondan yelin çıkması mümkündür. Ayrıca bunun onun aşırı derecedeki nefret ve kaçışından söz eden bir tabir olma ihtimali de vardır. Muslim’deki şu rivayet te buna yakındır: “Onun husası olduğu halde… ” Esmai ve başkaları bunu aşırı derecede koşmak diye açıklamışlardır. et-Tîbî der ki: Şeytanın ezanı duymamak için kendisini meşgul etmesi kulakları dolduran ve kişiyi başka bir şey duymaktan engelleyen sese benzetmiştir. Daha sonra buna “yüksek sesle yellenmek” adını vermiştir. Bunu da ezanı duymasın diye yapar… Şöyle de açıklanmıştır: İfadenin zahirinden anlaşıldığı kadarıyla o bu işi kasti olarak yapmaya çalışır. Bunu da ya çıkaracağı bu ses, kendisini müezzini dinlemekten meşgul etsin diye yapar, yahutta bunu beyinsizlerin yaptıkları gibi, hafife almak için yapar ya da namaza uygun düşen hadesten taheretin zıttı abdestsizlik ile karşılık vermek için yapar. Bunu kasten yapmama ihtimali de vardır. Aksine o ezanı duyunca o kadar şiddetli derecede korkar ki, bu korkusu sebebiyle bu sesi çıkartır. Hadiste yüksek sesle ezan okumanın müstehab olduğuna delil vardır. Çünkü ezan sebebiyle şeytanın sesi duymayacağı bir yere kadar uzaklaşacağı açıkça ifade edilmektedir. Az önce kaydedilen diğer hadiste Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem’in kullandığı: “Taki er-Ravhâ denilen yere varıncaya kadar…” sözü nereye kadar gideceğini açıklamaktadır.”

2- Uykudan uyandığı vakit üç defa burnunu temizlemek: Buna Muslim’in Sahih’inde Taharet bahsinde kaydettiği rivayet delil teşkil etmektedir. Ebu Hureyre Radıyallahu anh’dan rivayet edildiğine göre Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur: “Sizden herhangi bir kimse uykudan uyandığı vakit üç defa burnunu temizlesin. Çünkü şeytan onun burun delikleri üzerinde geceler.”

3- Cemaat ile birlikte namaz kılmaya özen göstermek: Buna Nesâî’nin Sünen’inin İmamet
bahsinde kaydettiği Ma’dân b. Ebi Talha el-Ya’murî’nin şöyle dediğine dair rivayeti tanıklık
etmektedir: Ebu’d-Derdâ bana:

“Nerede kalıyorsun” diye sordu. Ben

“Hımsa yakın bir kasabada” dedim. Ebu’d-Derda Radıyallahu anh dedi ki:

Ben Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem’i şöyle buyururken dinledim:

“Bir kasabada ya da bir göçebe yerinde üç kişi bulunur da aralarında namaz için (cemaatle
kılmak üzere) kamet getirilmeyecek olursa, mutlaka şeytan onlara musallat olur. Onun için
cemaatle birlikte olmaya bakınız. Çünkü kurt sürüden uzak kalanı yer.”

es-Sâib dedi ki: Cemaatten kastı namazın cemaatle kılınmasıdır.

İmam Ahmed’in Müsned’in Ubade b. Nisiy’den şöyle dediği rivayet edilmektedir: Şam’da Madan diye bilinen ve Ebu’d-Derdâ’nın kendisine Kur’ân okuttuğu birisi vardı. Ebu’d-Derdâ bir gün onu göremedi. Bir gün o Dabık’da iken onunla karşılaştı. Ebu’d-Derdâ:

“Ey Madan öğrendiğin Kur’ân ne alemde? Bugün senin Kur’ânla aran nasıl”, diye sordu. (Madan):

“Allah da bilir ki daha iyi”, dedi. (Ebu’d-Derdâ) ona:

“Ey Madan, sen bugün bir şehirde mi yaşıyorsun, yoksa bir köyde mi?” Madan:

“Hayır şehre yakın bir köyde”, dedi. Ebu’d-Derda:

“Yavaş ol, yazık sana ey Madan, dedi. Çünkü ben Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem’i şöyle buyururken dinledim:

“Beş aile halkı bulunup da namaz için aralarında ezan okunup, namazlar için kamet getirilmeyecek olursa mutlaka şeytan onlara musallat olur ve şüphesiz kurt ayrılanı yakalar. Onun için yazık sana ey Madan: Sen şehirlerde kalmaya bak!”

Suyutî dedi ki: “Şeytan onlara musallat olur; şeytan onları kuşatır ve kendisine doğru onları yönlendirir, demektir. Bu sebeple siz cemaate sıkı sıkıya bağlanınız. Şüphesiz kurt (sürüden) uzak olanı yer. en-Nihâye adlı eserde şöyle denilmektedir: Burada (uzak anlamı verilen el-Kasiye) kelimesi ile sürüden ayrı, sürüden uzakta duran, tek başına kalan kastedilmektedir. Demek istiyor ki, şeytan ehl-i sünnet ve’l-cemaatin dışına çıkan kimselere musallat olur.”

4- Namazda safları düzgün tutmaya dikkat etmek: Buna Ebû Dâvûd’un Sünen’inde Namaz
bahsinde zikrettiği Enes b. Malik’ten, Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğuna dair rivayeti delil teşkil etmektedir:

“Saflarınızı sıkı tutunuz ve safları birbirine yakın yapınız. Boyunları aynı hizaya getiriniz. Nefsim elinde olana yemin ederim ki, ben şeytanı safın arasındaki boşluklardan sanki kuzu
imiş gibi girdiğini görüyorum.”

Ebu Abdullah Muhammed b. Abdu’l-Vâhid el-Makdisî: “Bu hadisin isnadı sahihtir” demiştir. Hadisin manası şudur: “Omuzlarınızı birbirine kavuşturmak suretiyle, saflarınızı da bitişik tutunuz. Safları da birbirine yakın yapınız. Öyle ki her iki saf arasında bir başka saf sığmasın ve şeytan da önünüzden geçemesin. Sizin bedenlerinizin birbirine yakınlığı, ruhlarınızın da birbirleriyle dayanışmasına sebep olsun. Herbirinizin boynu diğerinin boynu hizasında olacak
şekilde boyunlar da aynı hizada olsun. Bu da biriniz diğerinizden yüksekte olmasın, demektir. Yoksa bizzat boyunların kendisine itibar edilsin, demek değildir. Çünkü uzun boylu olan bir kimsenin boynunu yanındaki kısa birisinin boynu ile aynı hizada olsun diye eğilmek gibi bir yükümlülüğü de, bir hakkı da yoktur.”

5- Namaz kılarken sütre edinmek ve sütreye yakın durmak: Buna da Nesâî’nin Kıble bahsinde zikrettiği Sehl b. Ebi Hasme’nin rivayet ettiği Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem’in şu buyruğu delildir:

“Sizden herhangi bir kimse sütreye karşı namaz kıldığı takdirde ona yaklaşsın ki, şeytan onun aleyhine namazını kesmesin.”

Nesâî’nin lafzı bu şekildedir. İbn Abdi’l-Berr dedi ki: “Bu senedinde ihtilaf bulunan bir hadis olmakla birlikte, hasen bir hadistir.” Bu hadisi aynı şekilde Şafii de es-Sünenu’l-Me’sûre’de67[67]; İbn Ebi Şeybe Musannef’inde, Tahavi Şerhu Meani’l-Âsâr’da, Taberânî el-Mu’cemu’l-Kebir’de, Ebu’l-Hüseyn Abdu’l-Baki b. Kaani de Mucemu’s-Sahabe adlı eserlerinde zikretmiş bulunmaktadırlar.
6- Namaza yönelmek ve güç yettiği kadarıyla namazın dışındaki hususları düşünmekten sakınmak: Nesâî’nin Sünen’inde Sehv bahsinde, şeytanın müslümanın ecrini azaltmak için namazın dışındaki hususlar üzerinde düşündürmek amacıyla bütün çabasını ortaya koyduğunu ifade eden bir hadis zikretmektedir. Buna göre Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurmuştur:

“Şeytan sizden herhangi birinize -o namazda iken- gelir ve ona: “Şunu hatırla, bunu hatırla… der, durur.”

Tirmizî’nin Sünen’inde Deavât bahsinde de şöyle buyurulmaktadır: “Şeytan herhangi birinize o namaz kılmakta iken gelir ve ona namazını bitirinceye kadar şunu hatırla, bunu hatırla der, durur…” Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: Bu hasen, sahih bir hadistir.

7- Namazda başka yere yönelmekten sakınmak: Tirmizî’nin Sünen’inde cuma bahsinde kaydettiği rivayete göre Aişe Radıyallahu anhâ şöyle demiştir: Ben Rasûlullah Sallallahu
aleyhi vesellem’e namazda bakınmaya dair soru sordum, şöyle buyurdu: “O şeytanın kişinin
namazından çaldığı bir haldir.” Ebu İsa (Tirmizî) dedi ki: “Bu hasen, garîb bir hadistir.”

Hadisi aynı şekilde Buhârî Ezan bahsinde, Ebû Dâvûd Namaz, Nesâî Sehv bahsinde rivayet etmiştir. Şevkânî hadis hakkında şunları söylemektedir: “(Hadisteki) ihtilâs (çalmak) bir şeyi hızlıca almak demektir. Bir şeyi aldığı vakit, o şeyi ihtilâs etti denilir. en-Nihaye adlı eserde şöyle denilmektedir: İhtilâs selb yoluyla alınan şeydir. Bir açıklamaya göre ihtilâs yapan kişi herhangi bir şeyi zor ve güç kullanmaksızın hızlıca alıp kaçan kimsenin yaptığıdır. Bu fiilin şeytana nisbet edilmesi, vesvesesi ile buna sebep teşkil ettiğinden dolayıdır. İhtilâs adının bu şekilde başka bir tarafa iltifat etmeye, dönmeye isim olarak verilmesi ise, bir mübalağalı anlatımdır.

Bundan nefret ettirip, uzaklaştırmaktaki hikmet ise namazdaki huşû’u azaltması, yüce Allah’tan yüz çevirmeye sebep teşkil etmesi ve şeytanın verdiği vesveseye muhalefette kararlılık bulunmamasından dolayıdır.

8- Namazda şüphe halinde sehv secdesi yapmaya dikkat etmek: Buna delil Muslim’in Sahih’inde Mesâcid bahsinde, Nesâî’nin Sehv bahsinde, Ahmed’in Müsned’inde, Darimî’nin Sünen’inin Namaz bahsinde kaydettikleri, Ebu Said el-Hudri Radıyallahu anh’ın rivayet ettiği şu hadistir: Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki: “Sizden herhangi bir kimse namazında üç mü, dört mü kaç rekât kıldığını bilmeyecek kadar şüphe ederse, şüpheli kısmı bir kenara atsın ve kesin olarak kıldığından emin olduğu rekatleri esas alsın. Sonra da selam vermeden önce iki secde yapsın. Eğer beş rekat kılmış ise bu iki rekat onun namazını çifte çıkarmış olur ve eğer dörde tamamlamak için kılmış ise kıldığı bu iki rekatte şeytana rağmen olur.” Muslim’in lafzı ile hadis böyledir.

9- Namaz kılan bir ses duymadıkça yahut bir koku almadıkça şeytanın vesvesesi halinde namazdan çıkmamak: Buna delil İmam Ahmed’in Müsned’inde kaydettiği Ebu Hureyre yoluyla gelen şu hadisi şeriftir: Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

“Sizden herhangi bir kimse namazda iken ona şeytan gelir de bir kimsenin bineğini dürtüklemesi gibi kendisini dürtükleyecek olur da bu sebeple teskin olur (dikkat kesilir) ise, onu namazında uzaklaştırmak maksadıyla kaba etleri arasında yellenir. Bu sebeple sizden herhangi bir kimse bu kabilden bir şey hissedecek olursa, şüphe etmeyeceği şekilde bir ses duymadıkça yahut bir koku almadıkça namazını bırakmasın.”

Bu hadisi buna yakın ifadelerle Muslim, Hayz bahsinde, Tirmizî, Ebû Dâvûd ve İbn Mâce – hepsi de- Sünenlerinin Taharet bahislerinde rivayet ettikleri gibi aynı şekilde Darimî de Taharet bahsinde rivayet etmiştir.

Yine İmam Ahmed, Ebu Hureyre’den şöyle bir hadis rivayet etmektedir: Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

“Sizden herhangi bir kimse mescidde bulunur da şeytan ona gelir, bir adamın bineğini dürtüklemesi gibi onu dürtüklerse ve bu sebeple de o kişi ona boyun eğerse şeytan ona gem takar yahut yular takar.”

Ebu Hureyre dedi ki: Siz bunu görüyorsunuz. Kendisine gem takılan kişinin şöylece yan yatmış olduğunu görürsün, Allah’ı pek anmaz. Yular takılmış kimsenin de ağzını açık tuttuğunu ve Allah’ı zikretmemekte olduğunu görürsünüz.

Taberânî el-Mu’cemu’l-Kebir’de, el-Bezzar sahih bir sened ile İbn Abbas’tan rivayet ettiklerine göre Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem’e namazda iken kendisi abdestini bozacak bir iş yapmadığı halde, abdesti bozulduğu hissi kendisinde uyanan adam hakkında soru soruldu da Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem şöyle buyurdu:

“Sizden herhangi bir kimse namazda iken şeytan ona gelip, onun makadını açar, kişi abdestini bozacak bir iş yapmadığı halde ona abdestini bozduğu intibaını verir. Sizden herhangi bir kimse böyle bir hal ile karşılaşırsa bunun sesini kulağıyla duymadıkça yahut burnu ile kokusunu almadıkça namazı bırakmasın.”

10- Namaz kılarken çakıl taşlarını ve benzeri şeyleri hareket ettirmekten sakınmak: Çünkü Nesâî, Sünen’inin Tatbik bahsinde Abdullah b. Ömer’den şunu rivayet etmektedir: O,  namazda iken eliyle çakıl taşlarını hareket ettiren bir adam gördü. Namazını bitirince Abdullah ona şöyle dedi:

“Sen namazda iken çakıl taşları ile oynama. Çünkü bu şeytandandır. Bunun yerine Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem’in yaptığı gibi yap!” Adam: “O nasıl yapardı”, diye sordu. Abdullah b. Ömer şöyle dedi:

“Sağ elini, sağ uyluğu üzerine koydu ve başparmağa bitişik olan parmağı (şehadet parmağı)
ile kıbleye işaret etti. Gözü ile de ona yahut onun bulunduğu tarafa baktı. Sonra da: “Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem’i böyle yaparken gördüm, dedi.”

Hadisi aynı şekilde İmam İbn Hibban Sahih’inde, İbn Ebi Şeybe Musannef’inde, Abdu’r-Rezzak da aynı şekild Musannef’inde buna yakın ifadelerle rivayet ettikleri gibi, başkaları da rivayet etmiştir.

11- Deve ağıllarında namaz kılmaktan sakınmak: Buna İbn Mâce’nin Sünen’inde Mesacid ve
cemaatler bahsinde, İmam Ahmed’in de Müsned’inde rivayet ettiği Abdullah b. Muğaffel el-Müzenî’nin rivayet ettiği şu hadis delildir: Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:
“Sizler koyun ağıllarında namaz kılabilirsiniz. Fakat deve ağıllarında namaz kılmayınız. Çünkü onlar şeytanlardan yaratılmışlardır.”

İmam Şafiî Müsned’inde yine Abdullah b. Muğaffel’den, o Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem‘den şöyle buyurduğunu rivayet etmektedir:

“Sizler koyun ağıllarında iken namaz vakti girerse orada namaz kılınız. Çünkü onlar (koyunlar) huzur ve berekettirler. Fakat deve ağıllarında iken namaz vakti girerse oradan dışarı çıkınız ve (öyle) namaz kılınız. Çünkü onlar (develer) cindir, cinlerden yaratılmışlardır. Sizler onların ürküp kaçtıkları vakit nasıl burunlarını yukarıya doğru kaldırdıklarını görmüyor musunuz?”

Deve ağıllarında namaz kılmanın yasaklanış illeti (gerekçesi) hususunda görüş ayrılığı vardır. Bu hususta en uygun açıklama develerin ağıllarında hemen hemen hiç sükûnet bulmamaları ve rahat olmamalarıdır. Aksine hep galeyan halindedirler. Bu bakımdan kimi hallerde namaz kılanın namazını keserler. Bu açıklamaya Şeyhu’l-İslam İbn Teymiyye’nin sözünü ettiği şu husus da eklenebilir: “Sahih olan ise hamamda, deve ağıllarında ve benzeri yerlerde (namazın yasaklanış) illeti, buraların şeytanların barınakları oluşlarından dolayı olduğudur.” Bu açıklama her iki hususu da bir arada ifade etmektedir. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır. 

12- Gece namaz kılmak: Muslim’in Salâtu’l-müsafirin bahsinde rivayet ettiği üzere, Ebu Hureyre Radıyallahu anh, Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem’in şöyle buyurduğunu zikretmektedir:

Şeytan sizden herhangi bir kimsenin uykuya daldığı vakit kulakları arkasına üç tane düğüm bağlar. Herbir düğümü vurarak önünde uzun bir gece var, diye vurur. Kişi uyanıp, Allah’ı anarsa bir düğüm çözülür. Abdest alırsa iki düğüm çözülür. Namaz kılarsa düğümlerin üçü de çözülür ve böylelikle sabahleyin hoş ve çalışkan uyanır. Aksi takdirde kötü ve tembel uyanır.”

Yine Muslim’in Sahih’inde Salâtu’l-müsafirîn bahsinde Ebu Vâil’den, o Abdullah b. Mesud’dan şöyle dediğini nakletmektedir: Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem‘in huzurunda bir gece sabaha kadar uyuyan bir adamdan sözedildi. Peygamber şöyle buyurdu:

“Bu şeytanın iki kulağına -yahut bir kulağına, dedi- işediği bir adamdır.”

İbn Abdi’l-Berr birinci hadisin anlamı ile ilgili olarak şunları söyler: “Şeytan kişiyi uyutur, çabalarıyla, ona verilmiş olan vesvese verme gücü ile azdırma ve saptırma kudreti, batılı süsleme ve batıl üzere yardımcı olma gücü ile tembelliğini ve ağırlığını arttırır. Allah’ın ihlasa erdirilmiş kulları ise bundan müstesnâdır. Hadis-i şerifte yüce Allah’ı anmanın şeytanı kovup uzaklaştırdığına delil olduğu gibi, abdest ve namaz kılmanın da böyle olduğu görülmektedir. Zikr’in abdest ve namaz olma ihtimali de vardır. Çünkü her ikisinde de Allah’ı zikretmek manası vardır. Bu fazileti dolayısıyla özellikle şeytanı kovaladığı belirtilmektedir. Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır ya, diğer hayırlı amellerin de böyle olma ihtimali vardır. Buna göre geceleyin kalkıp namaz kılan bir kimsenin üzerinden şeytanın bütün düğümleri çözülür. Eğer bunu yapmayacak olursa Peygamber Sallallahu aleyhi vesellem’in dediği şekilde sabahı eder. Şu kadar var ki farz için aldığı abdest ve kıldığı farz namazı ile onun da düğümleri çözülür. -Doğrusunu en iyi bilen Allah’tır- Şeytanın Kur’ân okumak, Allah’ı anmak ve ezan okumak ile kovulacağı hususu üzerinde ise icma vardır ve bu husus ilgili rivayetler de meşhurdur…”

İbn Abdi’l-Berr dedi ki: “Bu hadiste gece namazı kılmak teşvik edilmektedir. Çünkü bu sayede kişi abdest ve namaz ile zikirden sonra çalışkan ve nefsi hoş bir şekilde sabahı eder.”

Nevevî, Sahih-i Muslim Şerhinde şunları söylemektedir: “Nefsi hoş ve çalışkan olarak sabahı eder” ifadesi şu demektir: Keremi bol yüce Allah ona bu şekilde itaati ihsan ettiğinden ve buna karşılık ona vaad ettiği sevaplardan dolayı sevinir. Bununla birlikte yüce Allah nefsinde herbir işindeki tasarrufunda ona bereket ihsan eder. Ayrıca şeytanın düğümleri ve onu itaatten uzaklaştırma çabaları da ondan uzaklaşmış olur.”

13- Oruç tutmaya dikkat etmek: İmam Ahmed, Müsned’inde Ebu Zerr Radıyallahu anh’dan şöyle dediğini rivayet etmektedir: Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem‘i şöyle buyururken dinledim:

“Sabır ayını (ramazanı) ve her aydan üç günü oruçla geçirmek bütün seneyi oruçla  geçirmek demektir. Ayrıca bu kalbteki aldatmaları da giderir.”

Ebu Zerr dedi ki: “Kalbteki aldatmalar ne demek oluyor”, diye sordum, Peygamber: “Şeytanın pislikleri” diye buyurdu.

Hadisi Tayalisi, Müsned’inde82[82], Beyhaki Şuabu’l-İman’da her ikisi de Ebu Zerr’den diye rivayet etmişlerdir.

14- Hac etmeye ve Arafe gününde bulunmaya dikkat etmek: Buna Malik’in Muvatta adlı eserinde hac bahsinde zikrettiği Talha b. Ubeydullah b. Kerîz’in rivayet ettiği şu hadistir:

Rasûlullah Sallallahu aleyhi vesellem buyurdu ki:

“Şeytan Arafe gününde görüldüğü kadar küçük, koğulmuş, hakir ve öfkeli hiçbir günde görülmemiştir. Bunun tek sebebi ise, onun inen rahmeti görmesi ve Allah’ın pek büyük günahları affettiğini müşahede etmesidir. Bundan tek istisna Bedir günü gördükleridir.”

“Ey Allah’ın Rasûlü peki Bedir gününde ne gördü” diye sorulunca şöyle buyurdu:

“O Cebrail’i, melekleri saf düzenine sokarken gördü.”

İbn Abdi’l-Berr dedi ki: “Bu, böyle mübarek bir yerde bulunmanın faziletine dair hasen bir hadistir. Haccın teşvik edildiğine dair delil de ihtiva etmektedir… Yine bu hadis İblis’in kıskançlığını ve düşmanlık derecesini de haber vermektedir…”

Derim ki: Bu hadisi aynı şekilde Taberî, Tefsir’inde, Abdu’r-Rezzak Musannef’inde, Beyhakî, Şuabu’l-İman’da, Deylemî el-Firdevs’de ve el-Fâkihî Ahbaru Mekke’de rivayet etmiştir.

Abdulhamid b. Abdurrahman es-Suheybânî

cin, şeytan, cin şeytanleri, ibadet, namaz, şeytanlar insana nasıl zarar verir, şeytanın zararları, cinlerin zararları, şeytanın şerri, cinlerin şerri, cinlerden korunma yolları, iyi cin, kötü cin, şeytandan korunma yolları, musallat, ibadet, zikir, 

 

 

 

 

 

 

 

Bir Cevap Yazın